“
İnsan ne ile yaşar?” demişti Tolstoy. Aslında cevabı basit. İnsanın yaşaması için çok da fazla bir şeye gerek yok. Kuru ekmek ve su insanın yaşamını sürdürmesine yetiyor. Bedenimiz mükemmel yaratılışı sayesinde bizim bir şey yapmamıza gerek kalmadan vazifesini sürdürüyor.
Kitapta o dönemin Rusyası fantastik ögelerle birleştirilerek çok güzel yansıtılmış. zaten kısacık bir hikaye bir solukta okuyup bitirebiliyorsunuz.
Kitabın Ana Fikri :
Allah vazifesi olmasına rağmen yeni doğum yapmış bir annenin ruhunu, merhametine yenik düştüğü için almadan dönen meleğini üç şeyi öğrenmesi için insan suretine büründürerek dünyaya gönderir..
"İnsanın içinde ne barındırdığını öğren", "İnsana neyin verilmediğini öğren", ve "İnsanın ne ile yaşadığını öğren"
Bu üç bilgiyi edindiğinde yani insanı tanıdığında melek Rabb'inin sonsuz merhametini de kavradığı için tekrar semaya yükseltilir..
Kitabın Kısa Özeti :
Semyon ne evi nede kendine ait toprağı olan bir kunduracı. Karısı ve çocukları ile kulübede yaşıyordu. Emek ucuz ekmek ise pahalı…
Bir gün Semyon koyun postu almak için köye gidecekti. Köye gitti ve koyun postunu satın alacağı kişi evde yoktu.Semyon geri dönmeye koyuldu. Geri dönerken Türbenin arkasında oturan çırıl çıplak adamı gördü. Orada oturan adam Mihail yani Allah tarafından cezalandırılan melekti. Semyon önce korktu ve görmemezlikten geldi. Sonra içine bir kurt düştü geri döndü. Adamın üstünde herhangi yara,bere yoktu. Adam oracıkta yaslanmış oturuyordu. Mihail gözlerini açtı ve Semyon’un yüzüne baktı. Bu bakış Semyon’un adamı sevmesine yetti. Semyon üstündeki birkaç parça eşyayı Mihail'e verdi ve ikisi beraber evin yolunu tuttular.
Eve geldiklerinde Semyon’un karısı Matryona kızgındı. Eve bir dilenci getiriyor diye sinirlenmişti. Üstelik üstünde Semyon’un eşyalarını görünce siniri iki katına çıktı. Matryona Semyon’u yanına çağırdı ve konuştu. Semyon birden itiraz etti.
“Neden ön yargılı davranıyorsun? Önce adama sor neyin nesisin diye! ” dedi. Matryona dahada öfkelendi. Ardından yemek yediler. Matryona Mihail'e yemek verdi ve Mihail' gülümsedi,yüzünde bir nur açığa çıktı.
Semyon adam hakkında herhangi bir bilgi hala bilmiyordu. Sabah uyandığında ilk işim ona soru sormak olacak dedi ve uyudu.
Sabah olduğunda Semyon kalktı Mihail hala uyuyordu. Semyon'un sesine birden uyandı. Semyon ona ne iş bilirsin dedi. Ve o hiç bir iş bilmem dedi. Semyon birden şaşırdı. Öğrenmek istiyormusun dedi ve İnsanlar çalışır, bende çalışacağım dedi. Semyon sonra adını sordu ve Mihail dedi. Mihail kendi hakkında en ufak birşey bile söylemedi.
Ardından Semyon Mihail’i Kundura dükkanına aldı ve çalışmaya başladılar. Mihail işi 1 ayda öğrenmesine rağmen Semyon’dan daha güzel işler yapıyordu.
Bir kış günü Semyonl ve Mihail l çalışırken kızağa koşulmuş üç atın çektiği, zilleri olan bir araba kulübelerinin önüne geldi. Merakla pencereden dışarı baktılar. Kürk paltolu biri arabadan indi. Matryona yerinden fırlayıp kapıyı hemen açtı. Semyon ayağa kalktı ve beyefendi ye selam verdi. Ve şaşkın şaşkın ona baktı.
Beyefendi yardımcısından deriyi getirmesini istedi. Ve Semyon’dan onun için bir çizme yapmasını istedi. Bir yıl giymek istediğini , ne şekli bozulsun ne dikişleri sökülsün isteyen bir çizme yapmasını istedi. Simon kızgın adamı görünce korkmuştu ve yavaşca Mihail'e işi alıp almaması gerektiğini sordu. Mihail evet al dedi. Ve Semyon beyefendinin ölçüsünü aldı. Beyefendi diz kısmını dar yapmamasını istedi. Beyefendi Mihail’e ona iyi bak dedi. Bu çizmelerin 1 yıl dayanmasını istediğini söyledi. Mihail oraya baktı ve tekrar gülümsedi yüzünde nur açığa çıktı .
Mihail ve Semyon işi yapmaya koyuldu. Fakat Mihail çizme değil Terlik yapmıştı. Semyon aniden bağırdı Ne yaptın diye. Aniden beyefendinin yardımcısı içeriden girdi. Beyefendinin karısı çizmeler için göndermişti. Ve artık o çizmelere ihtiyacı olmadığını, beyefendinin öldüğünü söyledi. Buradan ayrıldıktan sonra eve kadar bile yaşamadığını söyledi. Mihail ardından deriden artakalanları topladı,sardı yaptığı hafif terlikleri birbirine vurup önlüğüne sildi sonrada onları deri paketiyle birlikte uşağa verdi.
Ve birgün ikisi dükkanda durarken bir kadın ve iki çocuk geliyordu. Mihail onları görünce yine gülümsedi ve yüzünde nur açığa çıktı. Kadın içeriye girdi ve iki kız için baharlık deri ayakkabı yaptırmak istediğini söyledi. Ve ardından Semyon ’a hikayeyi anlattı.
…
Semyon Mihail e sordu “Yüzün neden ışıldıyor neden 3 kez gülümsedin ? ”
Ardından Mihael cevap verdi “Çünkü cezalandırılmıştım. şimdi Allah beni affetti. Bu yüzden ışıyorum ve üç defa gülümsedim nedenmi ? Çünkü Allah beni 3 hakikati öğrenmem için Dünyaya yolladı. .” Simon tekrar sordu. “Neden Allah seni cezalandırdı?” Ardından Mihael tekrar cevap verdi ” Çünkü ona itaat etmedim. Allah beni o annenin ruhunu almak için Dünyaya göndermişti. fakat Mihail acımıştı anneye. Çünkü o çocukları emzirecek kişi yoktu. Ve ben annenin ruhunu almadım tekrar semaya erdim. Ardından Allah beni cezalandırdı.”
Semyon ve Matryona heyecanla onu dinliyordu. Matryona’nın içi öylesine ferahlamıştı ki… Ardından Semyon sordu ” Neymiş o üç hakikat?”
Mihail cevapladı ” Allah’ın bana söylediği ilk soru şuydu. ‘İnsanın kalbine ne hükmeder?’ ve anladım ki insanın kalbine sevgi hükmeder. ikinci soru ise ‘İnsana ne verilmemiştir ? ‘ İnsana kendi ihtiyaçlarının bilgisi verilmemiştir. ve üçüncü soru ise ‘İnsan ne ile yaşar?’ ve anladım ki İnsanın elinde hiçbirşey olmasa bile Allah sevgisi olsun yeter. Yani insan Allah’a inanmadan yaşayamaz…